0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

JANET BARIŞ  – Ceza avukatı olan Canan’ın bir gününe odaklanan “Tereddüt Çizgisi”nde direktör Selman Nacar, suç-ahlak ve etik üzere temalar etrafında dolanırken bilhassa kamerasıyla Canan’ı takip ederek tempolu ve gergin bir anlatı kurmayı başarıyor. Canan’ın annesinin mevtini kabul etmesinin, organlarını bağışlamasının ve hatalı olmadığını düşündüğü zanlıyı her ne değerine olursa olsun aklamaya çalışmasının eşzamanlılığından beslenen sinema, gergin ritmini taşradaki ufak hesaplarla güçlü ile güçsüzün ayrımından alıyor. Seyirci olarak kameranın ritmiyle de nefes nefese takip ettiğimiz Canan’ın kendi iç hesaplaşması sinemanın her noktasına dahil oluyor. 

Priscilla’nın kıssası  

Müzik tarihi için bir efsane olan Elvis Presley’in eski karısı Priscilla Presley’in hayat kıssasına odaklanan Sofia Coppola’nın “Priscilla”sı, bayan gözünden bayana yaklaşımı yumuşak bir biçimde hissettirebilen, etkileyici bir imal. Sinema, direktörün gittikçe olgunlaşan sinemasının son örneği. Daha çocuk yaşta tanışıp âşık olduğu Elvis Presley’le geçirdiği yaklaşık 20 yıla odaklanan sinema, Priscilla’nın nasıl manipülasyona uğradığını, bir yandan vakit zaman mutsuz olsa da çok âşık olup nasıl gidemediğini vaktinin ışığını, ruhunu yakalayarak anlatıyor. Her ne kadar öykü Priscilla’nın gözünden anlatılmış üzere görünse de sinemada Elvis de çok baskın bir biçimde yer alıyor. Coppola’nın bu tercihi değerli zira Priscilla’nın her tarafıyla neler yaşadığını, nasıl birebir anda hem çok memnun hem de çok mutsuz olabildiğini, bütün bu hislere yakından bakarak göstermiş oluyor. Elvis Presley’in biyografisi üzerine olan sinemalarda Priscilla’yı daha evvel bir karakter olarak görmüştük lakin birinci kere bu kadar âlâ anlıyor ve Elvis’in hayatında değil de kendi hayatında nerede durduğuna bakıyoruz. Coppola’nın bir melodrama üzere değil de bir bayanın seyahati üzere ele aldığı “Priscilla”, Venedik’ten mükafatsız dönmeyecek üzere görünüyor.