0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kanal D’nin, üretimini D Media’nın üstlendiği merakla beklenen yeni dizisi ‘Dönence’ 4 Temmuz Salı akşamı izleyici karşısına çıkıyor. 

Şimdiden merak uyandıran projede; Sümeyye Aydoğan, Gece’ye; Dava Hilal Çiftçi, Gülce’ye; Didem İnselel ise iki kız kardeşin annesi Verda’ya hayat verecek. Dizide kıymetli karakterlerden biri olan Verda’ya hayat veren Didem İnselel, www.milliyet.com.tr’ye konuştu. İşte o röportaj…

Kanal D’nin yazın ekrana gelecek olan Dönence dizisinde yer alıyorsunuz, öncelikle güzel uğurlu olsun. Sizi projeye çeken ne oldu? 

Çok teşekkürler:) Ben yazın ortasında doğmuş biri olarak sıcak hiç sevmediğimden yazın çalışmayı pek tercih etmiyordum aslında. Ancak Dönence’yi yaz dizilerinden ayıran özel kıssası beni hakikaten heyecanlandırdı.?

Senaryoyu okuduğunuzda birinci ne hissettiniz? Rolü kabul etmenizdeki en kıymetli kriter ne oldu? 

Gerçek hislerin, içtenlikle anlatıldığı, tıpkı hayatta olduğu üzere bir insanın büsbütün düzgün ya da makus olmadığı, yaşadıklarının kişiyi değiştirdiği dönüştürdüğü bir kıssa olması beni cezbetti diyebilirim. Elbette otizmin de acıklı ya da tebessüm ettiren bir farklılık olarak değil de bu iki hissin birbirinden ayrılmadan hissettirildiği, şartlara nazaran değişiklik gösterdiğini anlatan bir öykü olması kabul etmeme sebep oldu. Çekimlerin Foça’da oluşu bunun üzere pek çok etken evet dememe sebep oldu. 

Dizide Verda karakterini canlandırıyorsunuz. Nasıl biri Verda? 

Verda, iki kızına karşı da son derece şefkatli, sevgi dolu bir anne. Kocasıyla da birbirleri seviyorlar. Fakat Gülce’nin Asperger sendromlu oluşu aile içindeki alma verme istikrarını biraz bozmuş. Gece daima ihmal edildiği düşünse de durum o denli değil. Gülce ‘nin durumundan ötürü tüm vaktini ve gücünü ona ayırıyor. Ayırmak zorunda. Eşi Cem çalışıyor. Tüm iş Verda’ya kalıyor ve yetemiyor aslında. Bu yetersizlik duygusu onda büyük bir gelecek derdi yaratıyor. Gerçek bir karakter yani. Kahraman anne değil. En çok bunu sevdim.

Verda karakteri ile ortak noktalarınız var mıdır? 

Verda ile misal noktalarım var venim de. Eksiksiz olmak üzere bir derdim hiç olmadı. Anne olmasaydı Verda’da o denli olurdu eminim. Ben de sıhhat ve vefat dışında hayatta hepimizin yaşadığı, yaşayabileceği ezalara 2 günden daha fazla üzülmem mesela. Çabucak durumu toparlamaya ya da yeni bir yol bulmaya çalışırım. Belirsizlik, kararsızlık çok yorar beni. Pazartesi’leri severim en çok. Bir de 1 Ocak’ları… 

Dönence Foça’da çekimlere devam ediyor. Foça’da set ortamından biraz bahsedebilir misiniz? 

Foça şahane. Ben de 4,5 yıl üst üste yaz tatillerime buraya gelmiştim. Hem bildiğim hem çok sevdiğim bir yer. Yeli, meczubu ve kedisi ile meşhur. Daha noolsun 🙂 Bir de set sabah 10 da ise 9:45 çıkmam bile kâfi. Trafik yok, gürültü yok. Sete gitmeden, ya da döndüğümde bir giriyorum denize yorgunluk falan da kalmıyor.?

Dönence, Cannes ödüllü olan “Exceptional” isimli diziden uyarlama. Ödüllü dizinin uyarlamasında yer almak size neler hissettiriyor? 

Ödüllü bir dizinin uyarlaması olması cebimiz dolu yola çıkmamıza sebep elbette. Ancak sırtımızı buna yaslamıyoruz büsbütün. Bizim kusursuzca hazırlanmış bir dekor üzere Foça sokaklarımız, şahane yerlerimiz, kostümlerimiz lakin en değerlisi birbirinden yetenekli gencecik oyuncu arkadaşlarımız var. 

Dizi daha ekrana gelmedi lakin toplumsal medyada çok konuşuldu ve konuşulmaya da devam ediyor. Gelen yorumları nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Çok keyifli ediyor. Ahenkle, huzurla, hoş bir kıssanın içinde çalışırken bir de seyirci tarafından  beklendiğini duymak, bilmek büyük motivasyon hepimiz için. Hele hele Foça halkı. Bizleri o kadar hoş karşıladılar ki onların bu sevgisi ve misafirperverliği takım için büyük baht oldu. 

Hayatınızda, yaptığınız işte en büyük tutkunuz nedir? 

Oyuncu olarak birbirine benzeri karakterler oynadığımda bile onları ayıracak, farklılıklar ayrıntılar bulmaya çalışırım. Lakin senaryolar klişelere düştükçe bu farklılıkların da altını çizemiyoruz. Ne yapsak tıpkı adam, tıpkı bayan oluyoruz izlendiğinde O yüzden güzel ve farklı senaryo sanırım en kıymetlisi bizim için O olmadığında  tutkuyla yapılması gereken oyunculuk da silikleşiyor. Hatta vasatlaşıyor. Hevesi kalmıyor insanın. Oynadığından da keyifli olmadığı için kendi kendine sonlar koyuyor ki bu en berbatı. O yüzden senaryo, hoş öykü.

Kendinizi geliştirmek istediğiniz noktalar nelerdir? 

Kendimi geliştirmek istemediğim tek bir alan yok ki. Daha dertsiz, daha sakin daha âlâ bir insan olmaya çalışıyorum her gün. Daha çok tiyatro yapmak, piyano derslerine başlamak istiyorum mesela. İhtiyacımdan fazlasını almamayı öğrenmeye çalışıyorum. Daha spontane yaşayabilmek için zorluyorum kendimi. Değiştiremeyeceğim şeylere takılmamak, hayat karmaşasında önceliklerimi, asıl önemsediklerimi unutmamak, kendimle de diğerleriyle da daha az arbede etmek istiyorum. O kadar çok ki, say say bitmez, ki esasen hiç bitmemeli.