Tek kişilik ordu

MÜJDE IŞIL- Finlandiya’dan gelen sinemalara pek sık rastlamıyoruz vizyonda. “Sisu”, ender izlediğimiz bir cins olan western köklerine sahip bir üretim olarak da dikkat çekiyor.

İlerleyen dakikalarda asker künyesinden isminin Aatami olduğunu öğreneceğimiz yaşlıca bir adam, altın madeni bulur ve ganimetleriyle yola çıkar. Finlandiya topraklarını yakıp yıkarak tek eden Nazilerden bir kümeyle karşılaşır. Askerler, adamın altınlarına göz dikince amansız bir gayret başlar.

Türler karması

Samuel L. Jackson’ın ABD Başkanı’nı canlandırdığı, 2014 imali “Big Game” ile tanınan Jalmari Helander’ın imzasını taşıyor “Sisu”. Kendini ciddiye almayıp ironi hissini daima hissettiren sinemada “First Blood/İlk Kan”ın Rambo’su ile Sergio Leone’nin spagetti westernlerini 2. Dünya Savaşı atmosferinde muvaffakiyetle harmanlıyor. Yaşlı başlı imajının tersine aslında mevt makinesi olan eski komando Aatami’nin Nazilerden intikam hikayesini western kısımları biçiminde izliyoruz. Helander, sinemanın çatısını bu biçimde kurarken Tarantino’nun kan banyosu biçiminden da çokça besleniyor. O da yetmiyor, “Mad Max: Fury Road”un feminist     ruhuna selam göndermeyi de ihmal etmiyor.

Bir yandan öykündüğü üretimlere sadık kalırken bir yandan da kendi dünyasını kurup öteki bir coğrafyadan farklı bir ton yakalamayı başarıyor “Sisu”. Leone’nin “İyi, Makus ve Çirkin”deki antikahramanları nasıl ki Amerikan İç Savaşı’nda ganimet peşine düşüyorsa Helander de kendi Rambo’sunu 2. Dünya Savaşı’nda altın arayıcısı yapıyor ki konuşmayan kahramanı bir sessiz sinema içine koyarsak bu pekala Chaplin’in “The Gold Rush/Altına Hücum”na kadar gidebilir. Sinemanın muvaffakiyetinde, başroldeki Jorma Tommila’nın hissesi büyük. Gerçek hayatta direktör ve senarist Jalmari Helander’ın oyuncu kardeşi Ida Helander ile evli olan Tommila, Rambo’nun gençliğine tezat ve Liam Neeson’ın aksiyon mesleğine paralel, mizahi ve güçlü bir performans sergiliyor. Neredeyse finale kadar hiç konuşmadığı sinemada üstelik… Aksel Hennie’nin makûs adam performansı da dikkat alımlı.

Bitmeyen azim ve cüret manasına gelen ismi ülkemizde Türkçeleştirilmeden, orjinal lisanında vizyona giren, altı milyon dolarlık bütçesine rağmen dünya çapında bunun iki katı hasılat elde eden “Sisu”nun devam sinemasının gelmesi, sürpriz olmayacak.

Vizyonda öne çıkanlar

“Gyoseob/Hedefteki Adam”: 11 Eylül hücumlarının akabinde ABD’nin Afganistan’a karşı yürüttüğü işgalde Güney Kore askerleri de misyon almıştı. 2007’de bir küme Güney Koreli misyoner, Taliban tarafından kaçırılınca, karşılığında askerlerini ülkeden geri çekmesi için muahede yapılmıştı. Sinema, bu gerçek olayı, Güney Kore sinemasından alışık olmadığımız bir usulde, Hollywood yordamı bir arabuluculuk kıssasıyla anlatıyor.

“How to Blow Up a Pipeline/Bir Boru Çizgisi Nasıl Patlatılır”: Bir küme etraf aktivisti, yaşadıkları bölgeyi kirleterek ziyan veren devasa boru sınırı şirketine karşı imkânsıza yakın, cesurca ve ses getirecek bir hareket planlar. Andreas Malm’ın “Bir Boru Sınırı Nasıl Patlatılır-Yanmakta Olan Bir Dünyada Uğraş Etmeyi Öğrenmek” isimli kitabından ilham alan sinema, dinamik kurgusuyla dikkat çekiyor.

“Ruby Gillman, Teenage Kraken/Genç Deniz Canavarı Ruby”: Deniz Canavarları, dünyanın okyanuslarını ezelden beri kendileriyle savaşan kibirli, güce tapan deniz kızlarına karşı müdafaaya yemin etmişlerdir. Lakin okulun hoş, tanınan, yeni kızı bir denizkızıdır. DreamWorks Animation imzalı üretimde Jane Fonda ve Toni Collette, seslendirme takımının yıldızları.